Thursday, September 26, 2013

Bir baktım Istanbul'dayım.

(biletli pasaportlu foto olmazsa olmaz)

Bunu okuyan herkese selamlar.

3-4 senedir en büyük hayalim Istanbul'da okumak veya staj yapmaktı. Daha önce burda bahsettim mi bilmiyorum ama ilerde Istanbul'da yaşamak istiyorum. Fakat öyle hop diye atlamadan önce bi deneyimim olsun, daha önce uzun bir süreliğine kalıp gerçekten istediğim bu mu diye bi test sürüşü yapmak istedim. 3 hafta önce başladı bu deneyim. Erasmusla Doğuş üniversitesine geldim, şubat'tan itibaren ise staj yapıcam. Şimdiye kadar her şey yolunda gidiyor, 2 kızla beraber ev tuttuk, her şey çok güzel çok tatlı. Bazı insanlara erasmusla Hollanda'dan Istanbul'a geldiğimi anlattığımda bana deliymişim gibi bakıyorlar. Yaşadıkları yerin güzelliğini mi fark etmiyorlar yoksa gerçekten kötü bir yer de henüz ben mi bu kötülüğü göremiyorum? Tamam kalabalık bir şehir. Evim mesela Ortaköy'de, bazen Beşiktaş'tan Ortaköy'e gitmek 10 dakika sürebilecekken tam 1 saatimi (!!) alıyor, çırağan caddesine gömsünler beni istiyorum belki ama eve gitmeden önce sahilde bi çay içince hepsi geçiyor. Belki de Istanbul'da yapamazsın sen diyenlerin inadına mutlu olduğuma inanıyorum. Evden okula da baya bi mesafe var, her gün karşıya gidip gelmem gerekecek, 5 sene boyunca liseye yağmur yaş dinlemeden bisikletle gitmiş biri olarak, vapurda çay içerek gitmekte bi harika geliyor. Şimdiye kadar yaşadığım tek bir sıkıntı var onunda Istanbul'la bi alakası yok. Ailemi ve arkadaşlarımı özlemeye başladım, ilk kez bu kadar uzak kalıyorum onlardan. Fakat onlardan uzak kalmakta bana olgunlaşmak ve kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğrenmek olarak geri dönecek biliyorum. Mesela, ilk kez kendi başıma perde astım, ilk kez çamaşır yıkadım, elektrik/doğalgaz/su açtırma işleriyle uğraştım. Bunları yapmak yavaş yavaş büyüdüğümü hissettiriyor. 

Gelelim 3 haftadır neler yaptığıma;






Tabi ki rock'n coke'a gidip çadır kurdum, birbirinden güzel şarkılar dinledim birbirinden güzel insanlar gördüm. Yasemin Mori'nin nolur nolur nolur şarkısında dans ettim, Shantel'de göbek attım, Prodigy'de çok çok yükseklere zıpladım. 





Hollanda'dan Istanbul'a staj yapmaya gelen arkadaşım Özlem'le buluştum. Limonlu Bahçe'ye gittik beraber, Limonlu Bahçe çok tatlı diyil mii? Ardından bende kaldı ve Ortaköy'de yeni açılan Rockers'da Rol dinledik. 

Tutacağından emin olmadığımız dilekler diledik.

Çay içtik ve kalabalığın sesini dinledik.

Geçen hafta perşembe günü ilk kez okula gittim, şansıma Hollanda'daki okulumdan Ines'de doğuş üniversitesinde erasmus yapıyor, okula beraber gittik. Doğuş'ta ki diğer erasmus öğrencileri cumartesi günü bir gemi party'si olduğunu söylediler ve bizi de davet ettiler. Boat party? Yes of course! 5 saat boyunca Boğaz'ın üzerinde party yapmayı kim istemez dedik ve gittik. Gemi kalktı, 5 dakika belki gitti ve iskeleye geri döndü. 2 polis bindi gemiye, organizatörü aldılar ve party iptal oldu adkahf. Bu cumartesi telafi party'si olacak, umarım buda boş çıkmaz. 

Ines, ben ve diğer tanıdıklarımız Taksim'e gitmeye karar verdik iptal edilen gemi partysinden sonra.


Gemi party'sine ne kadar üzüldüğümüzün ispatı.



Ben Amsterdam'ı bıraktım, Amsterdam beni bırakmıyor.

Okula böyle gitmek okula gidiyormuş hissi vermiyor. Oha başardım şuan burdayım gerçekten dedirtiyor her seferinde.